Depodaki Soğan Alındı, Tarladaki Traktörle Sürülüyor

0
839
tarla-sogan

Depodaki soğan ve patates alınırken, bir yandan da 2021 ürünü erkenci soğan ve patates hasadı başladı. Üretici soğanı hasat etmeden tarlayı sürmek zorunda kalıyor

Kuru soğanda sorun bitmiyor. 2020 ürünü kuru soğan ve patates depoda bir bölümü çürüdü. Sağlam kalanlar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla 9 Nisan’dan itibaren alınmaya başlandı. Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO), 20 günde, 95 bin ton patates ve 25 bin ton kuru soğan aldı. Alınan soğan ve patates 81 ilde dar gelirli yurttaşlara dağıtıldı. Alınan soğan ve patates dağıtılırken düzenlenen törenler, vatandaşa teslim edilirken verilen pozlar, yaşanan izdihamlar çok tartışıldı. Depodaki soğan ve patates alınırken, bir yandan da 2021 ürünü erkenci soğan ve patates hasadı başladı. Patates hasadı ile ilgili şimdiye kadar bizlere ulaşan sorun olmadı. Fakat, soğanda hasadında büyük sıkıntı var.

Hasat yapılamadan tarla sürülüyor

Erkenci/turfanda veya kısa gün soğanı olarak adlandırılan bu dönemdeki soğanın hasadı ilk olarak yaklaşık 1 ay önce Hatay Reyhanlı’da ve Adana’da başladı. Hasadın ilk günlerinde kilosu 1 lira 20 kuruştan alınan soğanın fiyatı bugünlerde 60 kuruşa kadar düştü. Fiyat düşük olmasına rağmen alıcı da yok. Alıcı olmadan erkenci soğanı hasat etmenin anlamı yok. Çünkü çabuk bozuluyor. Depolanamıyor. Tarlada satılması ve 10-15 gün gibi kısa sürede tüketilmesi gerekiyor. Tüketim yerlerinin çoğu kapalı. 29 Nisan-17 Mayıs döneminde sokağa çıkma yasağı olunca soğan alıcıları iyice çekildi. Çiftçi de soğanını hasat ettikten sonra tarlayı hazırlayıp ikinci ürünü ekmek istiyor. Soğanın üretim maliyeti tarla kirasına bağlı olarak dekar başına 2500 lira ile 3 bin lira arasında değişiyor. Toplama maliyeti ise kilo başına yaklaşık 40 kuruşa denk geliyor. Kilosu 60 kuruşun üzerinde maliyeti olan soğana verilen fiyat 60 kuruş. Üretici 40 kuruş toplama maliyetini üstlendiğinde zarar edecek. Bu nedenle soğanı toplamadan traktörü tarlaya sokarak süren çiftçiler var. Satabilirim umuduyla bekleyenlerin de bir hafta on güne kadar satamazsa tarlayı sürmek zorunda kalacak.

Erkenci soğan depolanamıyor

Deniliyor ki, markette, manavda fiyatı 3 lira olan kuru soğan nasıl toprağa gömülür? Çiftçi biraz daha beklese olmaz mı? Elbette, bekleyenler de var. Fakat, tarlada bekleyen kısa gün soğanı. Depolanamıyor. Daha fazla beklerse ürün bozulur. Ayrıca, ikinci ürün ekimi için tarlanın hazırlanması gerekiyor. Bu nedenle zararı daha fazla büyütmemek için soğanlar toplanmadan tarla sürülüyor. Adana Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı ve Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan hasat öncesi Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığına yazıyla yaşanan sıkıntıyı bildiriyor. Depolarda soğan çürümeye terk edilirken tarladaki üreticinin de elindeki soğanı satamadığını, çiftçinin haciz ve icra kıskacıyla karşı karşıya olduğunu belirten Doğan, pamuk, soya ve diğer ürünlerde olduğu gibi soğan üreticisine de destek verilmesini talep ediyor. Ancak, yanıt dahi verilmiyor. Telefonla görüştüğümüz Mehmet Akın Doğan, sorunun büyük ölçüde 2020 yılında uygulanan ihracat kısıtlamasından kaynaklandığını iddia ediyor. Doğan’ın verdiği bilgiler özetle şöyle: “Adana’da 36 bin dönüm alanda erkenci soğan ekimi var. Reyhanlı ve Osmaniye’de eklenince 100 bin dönümü buluyor. Eskiden Urfa’da ekilmiyordu artık Urfa’da da ekiliyor. Bizim bölgemizde ekilen erkenci veya kısa gün soğanı olarak adlandırılan ve depolama olanağı olmayan ürün. Soğan toplanırken kavurmalık, orta boy ve takoz diye tabir edilen 3 kalibreye ayrılıyor. Alıcılar daha çok orta boy soğanı tercih ediyor. Fakat, toplu tüketim yerlerinin kapalı olması, ihracat pazarlarının kaybedilmesi nedeniyle alıcı yok. Üreticilerden bazıları bir umut bekliyor. Bazıları ise ikinci ürünü ekebilmek için tarlasını sürmek zorunda kalıyor.”

İhracat pazarları kaybedildi

Restoranlar, oteller, toplu tüketim yerleri, yani bu soğanı alıp tüketecek yerlerin kapalı olması nedeniyle tüketimin çok azaldığını belirten Doğan: ” Daha önceki yıllarda ihracata gidiyordu. Geçen sene Ocak ayından 19 Temmuz’a kadar ihracat ön izne bağlanarak fiilen yasaklandı. İhracat pazarlarını kaybettik. En fazla ihracat Rusya’ya yapılırken bu pazarı Mısır ve Tacikistan’a kaptırdık. Onların maliyeti de bize göre daha düşük. Temmuz ayında ihracatta ön izin uygulaması kaldırıldı, fakat pazarı kaptırınca geri almak kolay olmuyor.” bilgisini verdi.

Yönetilemeyen 200 bin ton soğan

Türkiye’nin yıllık ortalama 2 milyon ton kuru soğan üretimi var. Bu üretim 2 milyon tonun altına, 1 milyon 800 bin tona düşünce fiyatlar yükseliyor. Yükselen fiyatı indirmek için ithalatta yüzde 49.5 olan vergi sıfırlanıyor ve soğan ithal ediliyor. 2019’da yapıldığı gibi. Üretim 2 milyon 200 bin tona çıktığında ise bu kez tarlada fiyat düşüyor. Üretici zarar ediyor. Üreticinin zarar etmesi çok fazla önemsenmiyor. Bu yıl ilk kez yoğun baskılar sonucunda Toprak Mahsulleri Ofisi depolarda çürümeye başlayan soğan ve patatesi aldı. Fakat yeni mahsul yani tarlada ürün satılamıyor. Buna yönelik bir çalışma, bir çaba yok. Fiyat artınca 2019’da tanzim satış çadırları, ithalatta verginin sıfırlanması gibi bir çok önlem alındı. Fiyat düşünce kimseden ses yok. Tarlada kuru soğan için 60 kuruş civarında fiyat teklif ediliyor. Marketlerde kilosu 3 lira civarında. Tarım ve Orman Bakanlığı, Toprak Mahsulleri Ofisi tarladaki soğanı da tüketiciye ulaştırabilir. Bedava vermese de uygun fiyata bu sağlanabilir. Bu uygulamaların gıda bankacılığı olarak kurumsallaştırılması gerekiyor. Ülkeyi her yıl sıkıntıya sokan 200 bin ton soğan, bir o kadar da patates var. Bunu iyi yönetmek gerekiyor.

Avrupa’da birincilik sorun çözmekle olur

Çiftçi tarladaki soğanına alıcı bulamadığı için, verilen fiyat maliyetin altında olduğu için ürününü satamıyor. Tüketici, fiyatların yüksek olmasından yakınıyor. Tarım Bakanlığı her gün sosyal medyada “bitkisel üretimde 126 milyon tonla cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık” diye paylaşımlarda bulunuyor. Bakanlık, geçen yıla göre 9 milyon ton üretimi artırmakla övünüyor. Verilen rakam doğrudur. Ama aynı zamanda artırılan miktar Türkiye’nin yıllık buğday ithalatı kadardır. Diğer ürünlerin ithalatını toplarsanız, ithalatta da cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldığı görülecektir.

Bakanlık ne diyor?

– Avrupa’da gayri safi milli hasılada birinciyiz – Büyükbaş hayvan varlığımızı yüzde 83 artışla 18.2 milyon başa çıkararak cumhuriyet tarihimizin en yüksek değerine ulaştırdık. Büyükbaş hayvan varlığında Avrupa 2.siyiz. -Küçükbaş hayvan varlığımız yüzde 69.3 artış ile 54.1 milyona ulaşarak küçükbaş hayvan varlığında Avrupa’da 1. sıraya yükseldik. – Orman alanlarımızı 20.8 milyon hektardan, 22.9 milyon hektara çıkardık. Bunların hepsi doğru rakamlar. Hepsine karşı verilecek yanıtlar da var. Büyükbaş ve küçükbaş hayvan ithalatında cumhuriyet tarihinin rekoru da kırıldı. Az ya da çok ilk kez saman ithal edildi. Kurban bayramında kesilecek hayvanlar ithal edildi. Sayılara, verilere nereden baktığınıza bağlı olarak bir başarı veya hezimet tablosu ortaya çıkabilir. Önemli olan yaşanan sorunlara, gerçek yaşamdaki sıkıntılara çözüm üretmektir. Tarımda birincilik böyle olur. Bitkisel üretimde rekor kırmışız ama soğanları toplamadan tarlayı süren çiftçimiz var. Orman alanlarını genişletme rekoru kırmışız ama İkizdere’de taş ocağı için ağaçlar kesiliyor, dereler kurutuluyor. Avrupa’da gayri safi milli hasılada birinciyiz ama ülkenin yoksul insanları devletin dağıtacağı soğan, patatese muhtaç hale gelmiş. Özetle, Türkiye’nin zenginlik üretebileceği çok büyük bir tarımsal potansiyeli var. Fakat, yönetilemeyen bir tarım politikası var.

Tarım sektörü için büyük kayıp

İpsala Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Girgin ne yazık ki yaşama veda etti. Tarım için, Trakya ve ülke için büyük kayıp. Çok değerli bir dost, iyi bir insan ve haber kaynağımdı. Tarımda yaşanan sorunlara kafa yoran, çözüm üreten, yurtsever, milli tarımın yılmaz savunucusuydu. Sadece sorunları konuşmazdı, mutlaka çözüm önerileri de sunardı. Bu yıl ayçiçeğinde yaşanan sorunları daha çok konuştuk. Üretimindeki yetersizlik, ithalatta yaşanan sıkıntıları aşmak için ülke kaynaklarının doğru ve verimli kullanılmasına vurgu yaparak: ” Elin ürettiği ayçiçeğinin peşinde koşacağımıza, yüzde 80’ni tamamlanmış Hamzadere ve diğer sulama barajlarımızı tamamlasak verimi iki kat artırabiliriz. Bir yılda ithalata ödediğimiz para ile barajlardaki suyu tarlaya ulaştırsak sorunu kökten çözeriz” diyordu. Tarımda kaynakların doğru kullanılması, üretimin desteklenmesi, ülkenin kalkınması için yaşamı boyunca mücadele verdi. Son mücadelesi koronavirüs ile oldu. Çok umutlanmıştık. Ne yazık ki, İbrahim Girgin’i kaybettik. Kendisine rahmet, ailesine, sevenlerine, tarım sektörüne başsağlığı ve sabır diliyorum. Kaynak : www.tarimdunyasi.net