Emtia olarak küresel ekonomideki öneminden sağlığa etkilerine kadar günlük diyetin önemli bir parçası konumundaki şekerin geleceği Londra’da tartışıldı.
Dünya Şeker Araştırma Örgütü (WSRO) Genel Direktörü Roberta Re Londra’da Türk gazetecilere yaptığı “Bilimin ışığında şekere dair mitler ve gerçekler” adlı sunumunda şekerin kullanım alanları ve insan sağlığı üzerindeki etkilerini anlattı.
Şekerin kişinin aldığı enerji, metabolizması, yiyecek ve içeceklerdeki miktarı olmak üzere üç ana temelde incelenmesi gerektiğini belirten Roberta Re, “Örneğin salatalıkta 15, muzdaki 89, birkaç bisküvide ise 454 kalori var. Bu kaloriyi almanız için onlarca salatalığı yemeniz gerekiyor ki bu mümkün değil. Öte yandan şekerden bağımsız bir şekilde küçük boyutlarda yüksek kalorili yiyecekleri tüketerek kilo almanız mümkün.” diye konuştu.
Re, sıvı kalorilerin katı kalorilere göre daha kolay tüketilerek, sonrasındaki yeme alışkanlıklarını etkilediğini vurgulayarak, “Örneğin 450 kalorilik bir içecek tükettikten sonra eve vardığınızda halen yemek yiyebilirsiniz. Ancak 450 kalorilik bir kek dilimini yedikten sonra eve gidince büyük ihtimalle kendinizi aç hissetmeyecek ve yemeği es geçeceksiniz. Bahsedilen kalori ve şeker içeriği aynı olmasına rağmen, iki farklı yiyecek ve içeceğin kişinin günlük diyetinde farklı sonuçları olabilir.” ifadelerini kullandı.
Fruktoz ve glikoz kullanımın da son dönemde çok tartışıldığına işaret eden Re, her iki maddenin vücutta farklı şekilde işlendiğini söyledi.
Re, glikozun alınmasının, vücutta pankreasın insülin salgılamasına neden olduğu ve karaciğerden geçerek glikojene dönüştüğünü belirterek, bunun fazla tüketilmesi halinde vücudun insülin direncinin arttığını vurguladı.
Früktozun ise doğruda karaciğere yöneldiği, işlendikten sonra fazla miktarda alınmış olanın doğrudan yağa dönüştüğü bilgisini veren Re, “Burada önemli olan tüketilen miktar, Glikozun da früktozun da fazla tüketilmesi vücutta çeşitli sorunlara yol açabiliyor. Örneğin suyu bile çok fazla tüketirseniz sorunla karşılaşırsınız. Bu bağlamda Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, günlük şekerden alınması gereken kalori miktarı erkekte 150 kalori (9 çay kaşığı), kadında 100 kalori (6 çay kaşığı), çocuklarda ise 50 kalori (3 çay kaşığı) düzeyinde bulunuyor.” değerlendirmelerini yaptı.
– “Küresel tatlandırıcı talebi yılda yüzde 1,5 büyüyor”
LMC International Genel Müdürü Martin Todd da küresel tatlandırıcı ihtiyacının büyük bölümünün sakkaroz, nişasta bazlı tatlandırıcılar (SBS) ve yüksek yoğunluklu tatlandırıcılar (HIS) tarafından karşılandığını belirterek, küresel tatlandırıcı talebinin yılda yüzde 1,5 seviyesinde bir büyüme kaydettiğini, bunun temel itici gücünün Asya ve Afrika olduğunu söyledi.
Bazı ülkelerin tatlandırıcı üretiminde sadece sakkaroz kullandığını aktaran Todd, şunları kaydetti:
“Bazı ülkelerde ise talep SBS tarafından karşılanıyor. Bu kapsamda Türkiye büyük bir sakkaroz tüketicisi. Hali hazırda Türkiye’de SBS üretimi kotayla sınırlandırıldı. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde ise SBS üretiminin kotayla sınırlandırılmasına geçen yılın eylül ayında son verildi. Şu anda Avrupa’da nişasta bazlı şeker ve pancar şeker, tamamıyla serbest piyasa kuralları dahilinde üretilip satılıyor.
Şeker üretiminde küresel talep artmaya devam ederken, bu talebin artış hızı gelmiş ülkelerde hız kesti. Bu gelişmede, nispeten gelişmekte olan Asya ve Afrika ülkelerinde şeker talebinin daha yüksek olmasına rağmen, gelişmiş ekonomilerdeki tüketicilerin günlük diyetlerinde şekeri daha az tercih etmeye başlaması etkili oldu. Brezilya ve Hindistan dünyanın en büyük sakaroz üreticisi durumunda. Türkiye bu büyük ve kalabalık ekonomilere kıyasla daha küçük ölçekli bir sakkaroz üreticisi. Küresel şeker fiyatlarının belirlenmesinde ise neredeyse üretimin yarısını tek başına gerçekleştiren Brezilya rol oynuyor.”
Todd, Türkiye’nin küresel sakkaroz üretimindeki payının yaklaşık yüzde 1 seviyesinde bulunduğunu, bu oranın şeker pancarından sakkaroz üretimi için yüzde 7 civarında olduğunu bildirdi.
Nişasta bazlı şekerlere (SBS) bakıldığında ise dünyanın en büyük üreticilerinin Çin ve ABD olduğuna dikkati çeken Todd, “Türkiye’nin şeker üretim politikası, ağırlıklı olarak yerel üreticiyi desteklemeyi amaçlıyor ve kota sistemi yıllardır süregelen bir sosyal politika. Hali hazırda SBS için kota uygulanarak kısıtlanıyor ve şeker üreticileri korunuyor. Türkiye’nin kota politikasını değiştirmesi halinde üretim kompozisyonun da değişmesi bekleniyor.” diye konuştu.
https://www.timeturk.com/ sitesinden alınmıştır!