Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu organik pazarlardan alınan gıdaların dahi organik olmayabileceğini ve vatandaşların bunu anlamasının imkânsız olduğunu söyledi.
Sağlıklı beslenmenin önemi bu günlerde artarken insanlar organik sebze ve meyveleri tüketmeye çalışıyor. Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu organik pazarlardan alınan gıdaların dahi organik olmayabileceğini ve vatandaşların bunu anlamasının imkânsız olduğunu söyledi.
Organik yiyeceklerin otoyol kenarlarında yetişmemiş, hormon verilmemiş, ilaçlanmamış olması gerektiğinin altını çizen Pehlivanoğlu, pestisit denilen tarım ilacının daha fazla bulunma ihtimali olan yiyecekleri de açıkladı. Pehlivanoğlu, “Patates, elma, dolmalık biber, kereviz, üzüm, domates, yeşil kabak, şeftali, kayısı, ıspanak ve çilek” gibi besinlerin pestisiti çok fazla içine aldığını ve ne kadar yıkanırsa yıkansın bu ilacın o yiyecekten yok edilemediğini söyledi.
Organik besin nedir? Nasıl yetiştirilmelidir?
Koronavirüs salgını etkisinde bambaşka bir hayata adapte olmaya çalışırken beslenmenin önem kazandığına dikkat çeken İstanbul Kent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı ve aynı zamanda Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu, organik besinlerin tanımını şöyle yaptı:
“Sağlıklı beslenme deyince bu besinlerin organik veya ekolojik, biyolojik veya biyo ürün olması gerekir. Organik ürünü ise şöyle tanımlıyoruz: Üretiminde kimyasal gübre, kimyasal ilaç kullanılmayan, hormonsuz, özel alanlarda, organik tarım tekniği ile sentetik kimyasal tarım ilaçlarından uzak, mineral gübrelerin kullanılmadan yapılan üretime organik üretim diyoruz. Otoyolların kenarında ya da sanayi tesislerinin yakınında otlayan ineklerin sütünden, yağından üretilen peynir ya da buradaki tarlalarda yetiştirilen yiyecekler doğal olarak organik değildir. Sanayi tesislerinin kirlettiği sularla sulanan tarlalar, otlaklar organik tarım için kesinlikle uygun değildir. Bu nedenle organik tarımın olmazsa olmazı her şeyden önce temiz çevredir. Organik tarımın yanı sıra organik et ve süt üretiminden de söz etmemiz gerekir. Organik süt üretimi ancak açık havada gezen hayvanların organik beslenmesi sonucunda üretilebilir. Bu hayvanların yetiştirilme sürecinde büyüme hormonu ve antibiyotikler kullanılmamalıdır. Ne yazık ki gerek tavuklar gerekse büyükbaş hayvanların yetiştirilmesi sırasında hormon ve antibiyotiklere çok sık başvurulmaktadır” dedi.
“Organik pazarda satılan ürünler dahi organik olmayabilir”
Tüketicilerin organik besini anlamalarının mümkün olmadığını belirten Prof. Dr. Pehlivanoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Tüketicilerin hangi besinin organik, hangisinin organik olmadığını ayırt etmeleri mümkün değildir. Bunun için dürüstçe oluşturulmuş etiketlendirme sistemine ihtiyaç vardır. Bunun dışında organik pazarlardan alınsa dahi o besin organik olmayabilir. Ancak şöyle bir ipucu vermeye çalışayım. Bazı ürünler yetiştirilmesi sırasında çok fazla tarım ilacına yani pestisite ihtiyaç duyar ve bu pestisitleri içine alır. Ne kadar yıkarsanız yıkayınız bunlardan kurtulamazsınız. Yapıları nedeniyle doğal koşullara, susuzluk, zararlı böcek ve diğer haşerelere dirençli olanların tarımında daha az ilaç ve kimyasal kullanılır. Bu nedenle daha güvenli besinlerdir.
Yetiştirilme sırasında daha fazla pestisit içeren ürünler şunlar olabilir:
Elma, dolmalık biber, salatalık, kereviz, patates, üzüm, domates, yeşil kabak, nektarin, şeftali, kayısı, ıspanak, çilek, acı biber. Bunlar içine bol miktarda kimyasal alan sebze ve meyvelerdir. Az miktarda kimyasal içerenlere örnek vermeye çalışırsak, kuşkonmaz, avokado, mantar, eğer GDO’lu değilse bazı mısır türleri, patlıcan, kivi, ananas, tatlı patates, greyfurt, kavun gibi meyve ve sebzeler ise içine bu kimyasalları kolay kolay almaz. Diğerlerine göre bunların daha doğal olduğunu söyleyebiliriz.”