Tunceli’nin Hozat ilçesine bağlı Türk Taner köyündeki kadılar, önce kendi evleri için ürettikleri reçel ve marmelatları çok beğenilince, imalathane kurup ihraç etti.
Tunceli’nin Hozat ilçesine bağlı Türk Taner köyünde bir araya gelen kadınlar, yetiştirdikleri meyveleri, kurdukları imalathanede reçel ve marmelat yaparak hem yurt içine satıyor hem de Almanya ve İngiltere gibi ülkelere ihraç ediyor.
Her şey 1 yıl önce başladı
Türk Taner köyünde yaşayan 10 kadın, evlerinde yaptıkları reçel ve marmelatlara talebin artması üzerine 1 yıl önce imalathane kurmaya karar verdi.
Dağlardan topladıkları kuşburnu, alıç, yabani erik, elma ve ayvaları odun ateşinde kaynatarak marmelat ve reçel yapan kadınlar, hiçbir katkı maddesi olmadan üretilen tüm ürünleri kavanozlara koyarak kurdukları kooperatifte satıyor.
Pandeminin de satışlara etkisi var
Dayanışmanın örneklerinden birini sergileyen kadınlar, içerdiği C vitamini nedeniyle bağışıklık sistemini güçlendiren, antioksidan kaynağı olan kuşburnu ile alıç marmelatının satışlarında pandemi sürecinde ciddi oranda artışlar yaşandığını söyledi.
“Köylünün meyvelerini telef olmaktan kurtardık”
Ürünlerinde hiçbir katkı maddesi olmadığını belirten Nermin Akbalık, “Doğada topladığımız meyvelerden marmelat ve reçel yapıyorduk. Kışın çocuklarımıza, akrabalarımıza veriyorduk. Sonra ürünlerimiz çok beğenildi. Biz de ‘bu işi neden büyütmeyelim, değerlendirmeyelim?’ dedik. Bir araya geldik, oturduk konuştuk. İlk başta az ürettik. Beğenilince ‘biraz daha büyütelim’ dedik. Kendimize imalathane kurduk.
İmalathanede 10 Kişi Çalışıyor
Bu imalathanede 10 kişi çalışıyoruz. Kuşburnu, alıç, yabani erik, elma topluyoruz. Bizim yaptığımız bu iş köylüye de yaradı. Köylünün armudu, elması, vişnesi ve kirazı çok fazlaydı. Bunlar daha önce değerlendirilmiyordu ve telef oluyordu.
“Çöpe giden elmaları işledik”
Köyümüzde her yıl 50 ton elma üretiliyordu. Değerlendirilemediği için çürüyüp gidiyordu. Şimdi meyveleri köylülerden satın alıyoruz. Onlardan reçel ve marmelat yapıyoruz. Şu an kuşburnu zamanı olduğu için gidip dağdan kuşburnu topluyoruz. Burada temizleyip ayıklıyoruz. Daha sonra odun ateşinde kaynatıyoruz. İçindeki dikenlerin çıkması için un eleğinden geçiriyoruz. Ondan sonra kazanlarda kaynatıyoruz. Çok az şeker koyuyoruz. Başka hiçbir katkı maddesi, koruyucu ve renklendirici yok. Doğadan nasıl topladıysak o şekilde kaynatıyoruz. Şişelerimizi dezenfekte etmek için kaynatıyoruz. Daha sonra dolum ve etiketleme yapıyoruz.” dedi.
“Üreten kadınlar erkeklerin eline bakmıyor”
Üreten kadının ekonomik olarak özgür olduğunu dile getiren Elif Akgül ise şöyle konuştu:
“Bu işi eskiden de yapardık. Burada 2 metre kar yağıyor. Çocuklarımız, torunlarımız grip olmasın diye biz sürekli bunları yapıp yediriyorduk. Eskiden biz kadınlar köylerde çok çalışıyorduk, hayvan besliyorduk ama ortada hiçbir şey yoktu. Şimdiki kadınlar, çok şükür el birliği ile doğadan topladıkları meyveleri reçel ve marmelat yapıyor. Bu durumdan herkes faydalanıyor. Kendi harçlıklarını çıkardıkları için erkeklerin eline bakmıyorlar.”