Markalı ürünlere olan yoğun ilgi patent başvuru sayısını rekor bir seviyeye taşırken, geçen yıl 110 bin adet olan patent başvuru sayısının bu yıl 160 bine ulaşacağı vurgulandı.
Dünyanın ilgi ile takip ettiği CNR Food İstanbul Fuarı, bu yıl etkinlikleriyle de dikkatleri üzerine çekti. ‘Pandemide Markalaşma’ konusunun ele alındığı panelde, pandemi sürecinde evinde kalan insanların tüketim alışkanlıklarının değiştiği belirtilirken, bu süreçte ağırlıklı olarak markalı ürünlerin tercih edildiğine dikkat çekildi. Markalı ürünlere olan yoğun ilgi patent başvuru sayısını rekor bir seviyeye taşırken, geçen yıl 110 bin adet olan patent başvuru sayısının bu yıl 160 bine ulaşacağı vurgulandı.
Gıda sektörünün dev buluşmalarından biri olan CNR Food İstanbul – Gıda ve İçecek Ürünleri, Gıda İşleme Teknolojileri Fuarı, etkinlikleriyle de ilgi odağı oldu. Fuar kapsamında Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği (YAPDER) bünyesinde oluşturulan Güvenilir Ürün Platformu (GÜP) tarafından düzenlenen ‘Pandemide Markalaşma ve Pazarlama Stratejileri’ panelinde, pandemi sürecinde evde kalan insanların tüketim alışkanlıklarının değiştiği, daha çok markalı ürünlerin tercih edilmeye başlandığı bilgisi paylaşıldı. Taklit ve benzeri ürünlerden markalı ürünlere yönelen bu yeni tüketici modeli, son 8 ayda patent başvuru sayısının rekor kırmasına neden oldu. Türkiye’de geçen yıl 110 bin patent başvurusu yapılırken, bu rakamın 2020 yılı sonunda 160 bin seviyesine ulaşması bekleniyor.
“Gıda sektörü pandemi sürecinde önemli rol oynadı”
Panelin moderatörlüğünü üstlenen Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak, açılışta yaptığı konuşmasında firmalar için ‘Evinde tüketmediğin ürünü müşteriye satamazsın’ felsefesinin önemini anlattı. Bu felsefe ile faaliyet gösteren firmaların özellikle pandemi sürecinde daha güçlü hale geldiklerini söyleyen Celal Toprak, “Gıda fuarına katılan firmalar bu felsefeyi dikkate alan kıymetli markalara sahipler. Güvenilir olmak çok önemli. Marka olabilirsiniz, ama devamını getiremezseniz sorun yaşarsınız. Markanızın devamı için ise kurallara uygun hareket etmek, yeniliklere ayak uydurmak ve bütün zinciri kontrol altında tutmanız gerekir. Başarı para kazanmak değildir. Gıda sektörümüzün bu alamda pandemi sürecinde çok önemli rol oynadıklarını düşünüyorum” diye konuştu.
“Markalı ürünlere ilgi oldukça fazla”
Panelde konuşan Ceylanpınar Süt Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Ceylan ise, pandemi sürecinin zor bir dönem olduğuna dikkat çekerek, “Bu sürece daha hassas yaklaştık. Tüm tedbirlerimizi aldık ve üretimlerimizi aksatmadan sürdürdük. Bize hammadde sağlayan köylülerimizin yanında olduk. Tedarik zincirini aksatmamak bu süreçte çok önemliydi” dedi. Markanın bir sonuç olduğuna dikkat çeken Ramazan Ceylan, “Marka bir firmanın geçmişidir. Başarılı işlerinizin neticesinde marka oluyorsunuz ve bu da sizin referansınız oluyor. Marka fiyat odaklı değil, fayda ve hizmet odaklı olmalı. Marka olursan talep görüyorsun” dedi. Pandemi sürecinin sektöre bazı fırsatlar sunduğunu da anlatan Ramazan Ceylan, “Mesela ihtiyaçlarımız doğrultusunda alışveriş yapmayı öğrendik. Buna bilinçli tüketim diyoruz. Ucuz olanı değil, güvenli olanı tercih ettik. Artık tüketiciler olarak çok hassas yaklaşıyoruz. Taklit ve benzer ürünleri alıp tüketme alışkanlığından uzaklaşmaya başladık. Markalı ürünleri tercih ediyoruz. Çünkü marka demek güven demek” şeklinde konuştu.
“Markalaşmak kolay, marka kalmak zor”
Konuşmasında markalaşma ve kalitenin iki önemli unsur olduğunu belirten Seyidoğlu Gıda Genel Müdürü Mehmet Göksu ise, “Günümüzde artık üretmek ve üretilene ulaşmak çok kolay. Ancak ürünlerinizde her gün aynı tadı yakalayabilmeniz, aynı lezzeti ambalajlayarak sunabilmeniz hiç de kolay değil. İşte bu bir marka olmayı gerektiriyor” dedi. Mart ayından bu yana markalı ürünlerin öneminin gün geçtikçe arttığını vurgulayan Mehmet Göksu, “İnsanlar artık daha fazla besleyici ürünleri tercih ediyor. Yüksek gramajlı ürünler alıyorlar. Uzun süre evde kalmak ve evde vakit geçirmek tüketicilerin alışkanlıklarını değiştirmiş durumda. Bilinçlendiler ve artık daha fazla lezzet arıyorlar” dedi. Mehmet Göksu ayrıca; gıda sektöründe markalaşmanın kolay, marka olarak kalmanın ise çok zor olduğunu kaydetti.
“Marka olabilmek istikrarlı olmaktan geçer”
1980’li yılların başından itibaren Türkiye’de markalaşma sürecinin başladığını ifade eden Dinçer Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tevfik Dinçer ise, panelde yaptığı konuşmasında, özellikle uluslararası perakende zincirlerinin Türkiye piyasasına girişi ile markalaşma sürecinin hızlandığını vurguladı. Daha önce 120 kilogramlık çuvallarda satılan ürünlerin zamanla 50 kilogramlık ve 25 kilogramlık ambalajlarda satılmaya başlandığına dikkat çeken Tevfik Dinçer, daha sonra 1 kilogramlık, 500 gramlık ve hatta daha da az kilolu ürünlerin ambalajlı şekilde market raflarında yerini aldığını belirtti. Marka olabilmek için çok uğraş verilmesi gerektiğini bildiren Tevfik Dinçer, “Marka olabilmek için öncelikle kaliteli mal üretmeniz lazım. İstikrarlı olmanız, tüketicinin beklentilerine cevap vermeniz ve izlenebilir olmanız gerekiyor. Toplu bir kalite mantığı gerekiyor. Bu mantığı yakalayamazsanız marka olamazsınız. Size en büyük notu verecek olan tüketicidir” dedi.